Zurück zur Geschichteliste
Benim köyümün bir sürü problemi vardı. Bir musluktan su doldurmak için uzun bir kuyruk oluştururduk.
In meinem Dorf gab es viele Probleme. Wir bildeten eine lange Schlange, um Wasser von einem Brunnen zu holen.
Diğerleri tarafından bağışlanan yiyecek için beklerdik.
Wir warteten auf Essen, das für uns gespendet wurde.
Hırsızlardan dolayı evlerimizi erkenden kilitlerdik.
Wir verriegelten unsere Häuser früh gegen Diebe.
Bir sürü çocuk okuldan ayrılırdı.
Viele Kinder gingen nicht mehr in die Schule.
Genç kızlar diğer köylerde hizmetçi olarak çalışırdı.
Junge Mädchen arbeiteten als Dienstmädchen in anderen Dörfern.
Diğerleri, insanların çiftliklerinde çalışırlarken, genç oğlanlar köyde aylak aylak dolaşırlardı.
Manche Jungen trieben sich im Dorf herum, während andere auf Höfen arbeiteten.
Rüzgar estiğinde atık kağıtlar ağaçlara ve çitlere takılırdı.
Wenn der Wind blies, hingen Papierreste in den Bäumen und an Zäunen.
İnsanlar dikkatsizce atılan kırık camlar yüzünden bir yerlerini keserlerdi.
Leute schnitten sich an Glasscherben, die herumlagen.
Ardından bir gün, musluk kurudu ve bizim kaplarımız boştu.
Eines Tages versiegte der Brunnen und unsere Wasserkanister blieben leer.
Babam evden eve dolaşarak insanları köy toplantısına katılmaları için çağırdı.
Mein Vater ging von Haus zu Haus und lud die Leute zu einer Dorfversammlung ein.
İnsanlar büyük bir ağacın altında toplandılar ve dinlediler.
Die Leute versammelten sich unter einem großen Baum und hörten zu.
Babam ayağa kalktı ve dedi ki “Problemlerimizi çözmek için birlikte çalışmalıyız.”
Mein Vater stand auf und sagte: „Wir müssen zusammenarbeiten, um unsere Probleme zu lösen.“
Sekiz yaşındaki Juma, bir ağacın dalında oturarak bağırdı, “Ben temizleme de yardım edebilirim.”
Der achtjährige Juma rief von einem Baumstamm aus: „Ich kann beim Aufräumen helfen!“
Bir kadın dedi ki “Kadınlar yiyecek yetiştirme de bana katılabilirler.”
Eine Frau sagte: „Die Frauen können mit mir zusammen Essen anbauen.“
Başka bir adam kalktı ve dedi ki, “Erkekler kuyu açacaklar.”
Noch ein Mann stand auf und erklärte: „Die Männer werden einen Brunnen graben.“
Hepimiz bir ağızdan bağırdık, “Hayatlarımızı değiştirmek zorundayız.” O günden itibaren problemlerimizi çözmek için hep birlikte çalıştık.
Wir alle riefen einstimmig: „Wir müssen unser Leben ändern.“ Von dort an arbeiteten wir zusammen, um unsere Probleme zu lösen.
Geschrieben von: Ursula Nafula
Illustriert von: Vusi Malindi
Übersetzt von: Nahide Büşra Ertekin
Gelesen von: Leyla Tekül
