Nedlagre PDF
Tilbage til fortællingerne

Bal kuşunun intikamı Honninggøgens hævn

Skrevet af Zulu folktale

Illustreret af Wiehan de Jager

Oversat af Leyla Tekül

Læst af Leyla Tekül

Sprog tyrkisk

Niveau Niveau 4

Narrate full story

Reading speed

Autoplay story


Bu hikaye bal kuşu Ngede ile Gingile adında aç gözlü bir genç adamın hikayesi. Bir gün Gingile avlanmaya gittiğinde Ngede’nin sesini duymuş. Gingile’nin ağzı bal bulurum düşüncesiyle sulanmaya başlamış. Durmuş ve kuşun sesini dikkatlice izleyerek onun bulunduğu dalların altina gelmiş. “Çitik, çitik, çitik,” diye ötmüş kuş ve ara ara arkasına bakarak Gingile’nin onu izlediğinden emin olmak istemiş.

Dette er historien om Ngede, honninggøgen, og en grådig mand, der hed Gingile. En dag mens Gingile var på jagt, hørte han Ngedes kald. Gingiles tænder løb i vand ved tanken om honning. Han stoppede og lyttede, indtil han så fuglen i grenene over sit hoved. “Tjitik-tjitik-tjitik,” skrattede den lille fugl, mens han fløj videre til det næste træ, og det næste. “Tjitik-tjitik-tjitik,” kaldte han, mens han af og til stoppede for at sikre sig, at Gingile fulgte efter ham.


Yarım saat sonra, bir incir ağacına ulaşmışlar. Ngede dallar arasında çılgınca zıplamaya başlamış. Sonra bir dalın üstünde durup kafasını ileri geri sallamış. Böyle yaparak Gingile’ye mesaj vermeye çalışmış: “Hadi bak burada işte! Gel, hadi ne duruyorsun?” Gingile ağacın altından baktığında hiç arı görmemiş ama gene de Ngede’ye güvenmiş.

Efter en halv time kom de til et stort, vildt figentræ. Ngede hoppede vildt omkring i grenene. Så faldt han til ro på en gren og lagde hovedet på skrå og så på Gingile som for at fortælle: “Her er det! Kom nu! Hvad venter du på?” Gingile kunne ikke se nogen bier, men han stolede på Ngede.


Böylece Gingile avcı mızrağını ağacın altına bırakmış, bir kaç dal toplayıp ateş yakmış. Ateş iyice yandığında uzunca bir tahta çubuğu ateşin tam ortasına yerleştirmiş. Çubuk, yandığında çok duman çıkartan bir cins tahtadan yapılmışmış. Gingile yanan çubuğun soğuk kısmını dişlerinin arasında tutarak ağaca tırmanmaya başlamış.

Så Gingile lagde sit jagtspyd fra sig under træet, samlede nogle tørre kviste og lavede et lille bål. Da ilden brændte godt, lagde han en lang, tør pind ind i midten af bålet. Denne type træ var kendt for at lave masser af røg, når det brændte. Han begyndte at klatre, mens han holdt den kolde ende af den rygende pind fast mellem tænderne.


Yukarı tırmandıkça da arıların vızıltısını duymaya başlamış. Ağacın kovuğundaki kovanlarından geliyormuş arıların sesi. Gingile elindeki duman tüten çubuğu kovuğa doğru yaklaştırıp içeri sokmuş. Arılar sinir içinde kovanlarından dışarı kaçışmaya başlamışlar. Tabii bu arada Gingile’yi de bir kaç kez sokup canını yakmışlar.

Snart kunne han høre de travle biers høje summen. De fløj ind og ud af et hul i træstammen - deres bo. Da Gingile nåede op til boet, stak han den rygende ende af pinden ind i hullet. Bierne skyndte sig ud, sure og vrede. De fløj væk, fordi de ikke kunne lide røgen - men ikke før de havde givet Gingile nogle smertefulde stik!


Arılar gittikten sonra, Gingile elini kovanın içine sokup kocaman bal, yağ ve bir miktar arı larvası dolu petekleri dışarı çıkartmış. Petekleri dikkatlice omuzunda taşıdığı torbasına yerleştirmiş ve ağaçtan inmeye başlamış.

Da bierne var væk, stak Gingile sine hænder ind til boet. Han tog håndfulde af den tunge voks ud, de dryppede af blød honning og var fulde af fede, hvide larver. Han lagde forsigtigt voksen i sin taske, han havde over skulderen, og begyndte at klatre ned fra træet.


Ngede, bütün olup biteni dikkatlice izlemiş ve Gingile’nin ona teşekkür etmek için bal dolu bir parça petek vereceğini düşünerek daldan dala uçup o da yavaş yavaş alçalmış. Gingile nihayet ağaçtan inmiş. Ngede’de ona yakın bir kayanın üstüne konup ödülünü beklemeye başlamış.

Ngede fulgte nøje med i alt, Gingile gjorde. Han forventede, at han skulle efterlade et stort stykke voks som tak til honninggøgen. Ngede fløj fra gren til gren, tættere og tættere på jorden. Endelig nåede Gingile til foden af træet. Ngede satte sig til rette på en sten nær drengen og ventede på sin belønning.


Ama Gingile ateşi söndürüp mızrağını toplayıp bal kuşunu hiç düşünmeden evine doğru yürümeye koyulmuş. Ngede kızgın kızgın seslenmiş: “Çık-karrt, çık-karrt, çık-karrt!” Gingile durmuş, küçük kuşa bakmış ve kahkahalar atarak gülmeye başlamış. “Yani sen şimdi bal falan mı istiyorsun benden arkadaş? Ha? Ama bütün işi ben yaptım, arıların sokmalarına katlandım. Neden şimdi bu cânım balımı seninle paylaşayım?” Ve yürümeye devam etmiş. Ngede çok sinirlenmiş. Böyle bir davranışı hak etmediğini düşünmüş. Ama er geç intikamını almaya kararlıymış.

Men Gingile slukkede ilden, samlede sit spyd op og begyndte at gå hjem, mens han ignorerede fuglen. Ngede kaldte vredt: “VIK-torr! VIK-torr!” Gingile stoppede, stirrede på den lille fugl og lo højt. “Vil du have noget honning, min ven? Ha! Men jeg gjorde alt arbejdet og fik alle stikkene. Hvorfor skulle jeg dele denne skønne honning med dig?” Så gik han sin vej. Ngede var rasende! Sådan skulle man ikke behandle ham! Men han skulle få sin hævn.


Bir kaç hafta sonra bir gün Gingile gene Ngede’nin bal çağrısını duymuş. Lezzetli balı hatırlayıp gene kuşu izlemiş. Ngede Gingile’yi ormanın kenarına kadar getirmiş. Orada “şemsiye dikeni” denen bir ağacın üstüne konmuş. “Tamam,” diye düşünmüş Gingile “kovan bu ağaçta olmalı.” Hemen gene ateş yakmış ve duman tüten çubuğu dişlerinin arasına alıp tırmanmaya başlamış. Ngede de izlemeye koyulmuş.

Flere uger senere hørte Gingile igen Ngedes honningkald. Han huskede den lækre honning og fulgte ivrigt fuglen endnu engang. Efter at have ledt Gingile langs skovbrynet stoppede Ngede for at hvile sig i et stort paraplytræ. “Ah,” tænkte Gingile, “boet må være i dette træ.” Han tændte hurtigt sit lille bål og begyndte at klatre med den rygende gren mellem tænderne. Ngede sad og kiggede på.


Gingile tırmandığında arı sesi duymadığına şaşırmış. “Belki de kovan ağacın içinde çok derin bir yerdedir,” diye düşünmüş kendi kendine. Biraz daha yukarı tırmanıp daha yüksek bir dalda durmuş. Fakat kovan yerine bir Leoparın yüzüyle karşılaşmış. Leopar böyle saygısızca uykusundan uyandırıldığı için son derece kızmış. Gözlerini kısıp ağzını açarak kocaman sivri dişlerini göstermiş.

Gingile klatrede og undrede sig over, hvorfor han ikke hørte den sædvanlige summen. “Måske er boet dybt inde i træet,” tænkte han. Han løftede sig op på en ny gren. Men i stedet for boet stirrede han ind i ansigtet på en leopard! Leopard blev meget vred over at få sin søvn forstyrret. Hun kneb øjnene sammen og åbnede munden og viste sine meget store og meget skarpe tænder.


Leopar onu yakalamadan Gingile olanca hızıyla ağaçtan inmeye başlamış. Fakat telaştan bir dalı atlayınca paldır küldür yere yuvarlanmış ve bileğini incitmiş. Topallaya topallaya oradan hızla uzaklaşmış. Leopar onun peşine düşmek istemeyecek kadar yorgun olduğu için çok şanslıymış. Böylece hem Ngede intikamını hem de Gingile iyi bir ders almış.

Før Leopard kunne springe på Gingile, skyndte han sig ned fra træet. I farten missede han en gren og landede med et tungt bump på jorden og vred om på sin ankel. Han humpede væk så hurtigt, han kunne. Heldigvis var Leopard stadig for søvnig til at jagte ham. Ngede, honninggøgen, havde fået sin hævn. And Gingile havde fået sig en lærestreg.


Ve o gün bu gündür Ngede’nin hikâyesini dinleyen çocuklar her zaman bu küçük kuşa saygı duymuşlar. Ne zaman bal toplamaya gitseler büyük bir parça bal peteğini ona bırakmayı unutmamışlar.

Når Gingiles børn hører historien om Ngede, får de respekt for den lille fugl. Når de samler honning, sørger de altid for at give det største stykke voks til honninggøgen!


Skrevet af: Zulu folktale
Illustreret af: Wiehan de Jager
Oversat af: Leyla Tekül
Læst af: Leyla Tekül
Sprog: tyrkisk
Niveau: Niveau 4
Kilde: The Honeyguide's revenge fra African Storybook
Creative Commons licens
Dette værk er licenseret under en Creative Commons Navngivelse 3.0 International licens.
Valgmuligheder
Tilbage til fortællingerne Nedlagre PDF